Muhterem Üstaz hazretlerinin çok muntazam, nizamlı, saatli hayatları vardı. Müracaat eden ziyaretçiye kabul saati evvelce bildirilirdi. Misafirin geleceği vakitte giyimli, ter-tibli bir vaziyette (kat’iyyen ev hali ile değii) hazır bulunurlardı. Söz verdiği halde vaktinde sebebsiz yere gelemeyenlere çok üzülürler, misafiri kapıda güler yüzle karşılarlar ve karşılarında yer verirlerdi. Ziyaretçi için hangi mevzu, hangi kelam faideli ise o mevzuda konuşurlardı. Kısa bir zaman içinde, ziyaretçi, niyet ve ihlâsımn ölçüsünde mutmain olmuş bir halde, büyük bir neşe ile huzurlarından ümidli olarak ayrılırdı. Gene vedalaşırken de kapıya kadar geçirirlerdi.
Hatta Ramazan ayında iftar verdiklerinde, sofrada bizzat kendileri hizmet etmek isterler, misafirlerin ısrarları üzerine, gönülleri olsun deye sofradaki yerlerine otururlardı.
Sofraya otururken ve yemekden sonra sıradakileri bekletmemek için elleri sür’atle yıkamalarına rağmen, yalnız oldukları zaman yavaş yavaş daha itinalı yıkarlardı. Namazlarını da bekleyen varsa kısa sûrelerle kılarlar, yalnız olduklarında daha uzun.
Gelen ziyaretçilere muhakkak bir şey bulur, hediye ederlerdi. Hatta bir saat evvel kendilerine hediye edilen kıymetli bir şeyi, bir saat sonraki misafirlerine hediye ediverirlerdi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular:
– Yekdiğerinize hediye veriniz, aranızda muhabbet husule getiriniz, zira hediye kalbdeki muhabbeti çoğaltır.
Gene buyuruyorlar:
– Birbirinize hediye veriniz.
Bir gün bir fakir kadın Âişe radıyallahu anha validemize hediye getirmiş, fakat Âişe radıyallahu anha kabul etme-mişdi.
Bundan haberdar olan Sertacü’l-Enbiya efendimiz mealen:
– Ya Âişe keşke kabul etseydin de, daha değerli birşeyle mukabele etseydin! buyurmuşlardır.
Hediyeleşmek sünnet-i seniyyedir. Resûlullah efendimize ittibâdır.
Bahaeddin Nakşibend kuddise sirruhu’nun menâkıbında geçer. Acele, Derviş Halil kuddise sirruh ile buluşması icabettiğinde, hemen hediye temin etdi ve beraberinde götürüp Halil Ata’ya takdim etdi.
Halk arasında hediye almıyanlara muttaki nazarıyla bakılır. Evet bir iki Allah dostu bu adaba riâyet etmemişler ise, o kendilerinde zuhur eden istisnaî bir haldir. Hulâsa hediyeleşmek İslâm abâbmdandır. Samimiyet, muhabbet ve yakınlığa bir vesiledir.
Hediyeleşmekde de her ibadetde olduğu gibi tek gaye Allah rızası olmalıdır.
Kaynak: Sâdık DÂNÂ, Erkam yayınları, Sultanü’l-Ârifîn eş-Şeyh Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu